Haber Tarihi
Nov 27,2025 12:40
PwC’nin 12. Küresel Aile Şirketleri Araştırması yayınlandı
“PwC 12. Küresel Aile Şirketleri Araştırması, aile şirketlerinin değişen dünyada nasıl konumlandığını ve sürdürülebilir başarı için kritik olan noktaları ortaya koyuyor.”
- Aile Şirketlerinin
sadece %25’i çift haneli büyüme yakaladı.
- Uzun süredir halka açık
şirketlere kıyasla daha dayanıklı görülen aile şirketleri, artan küresel
baskılarla karşı karşıya
- Rekabet avantajını geri
kazanmak için dört temel alan kritik: Amaç, uzun vadeli sermaye, çeviklik
ve itibar.
PwC’nin 60’tan fazla ülkeden 1.325 şirket sahibi ve üst düzey liderle
küresel ölçekte gerçekleştirdiği “12. Aile Şirketleri Araştırması: Rekabet
Avantajını Geri Kazanmak” başlıklı raporu yayınlandı. Raporda, BM’ye göre
küresel GSYH’nin üçte ikisini ve istihdamın %60’ını oluşturarak küresel
ekonominin temel direklerinden biri olarak konumlanan aile şirketlerinin
karşılaştığı zorluklar ve dönüşüm yolları ele alınıyor.
Rapor, uzun süredir halka açık şirketlere kıyasla daha dayanıklı görülen bu
işletmelerin, artan küresel baskılarla karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor.
Araştırma, aile şirketlerinin miraslarını güvence altına alıp büyümeyi
yakalamaları için geleneksel güçlü yönlerini (amaç, uzun vadeli / sabırlı
sermaye ve itibar) çeviklik, teknoloji ve modern yönetişim stratejileriyle
birleştirmelerinin hayati önem taşıdığını ortaya koyuyor.
Araştırma, yüksek yeniden yatırım oranları ve düşük borçluluk gibi
geleneksel güçlü yönlerin, artan enflasyon, jeopolitik belirsizlik ve
dijitalleşme baskıları karşısında tek başına büyümeye dönüştürülmesinin her
zamankinden daha zor hale geldiğini gösteriyor. Bu durum, başarılı aile
şirketlerinin kendilerine özgü güçlü yönlerini daha akıllıca kullanmasını
gerektiriyor.
Aile şirketlerinde büyüme keskin şekilde geriledi
Küresel ekonominin yapı taşı olmaya devam etmekle birlikte son dönemde aile
şirketlerinin performanslarında belirgin bir ayrışma yaşandığını belirten PwC
Türkiye Aile Şirketi Hizmetleri Lideri Hande Yinanç, araştırmanın
sonuçlarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “PwC olarak 12. kez
gerçekleştirdiğimiz Küresel Aile Şirketleri Araştırmamız bu ayrışmayı net
şekilde ortaya koyuyor. 60’tan fazla ülkede, 1.325 şirket sahibi ve üst düzey
liderle gerçekleştirdiğimiz küresel araştırmanın sonuçları, son bir yılda
sadece her dört aile şirketinden birinin (%25) çift haneli satış büyümesi
yakaladığını ortaya koyuyor. Bu oran, iki yıl önce %43’tü. Yani pandemi
döneminin ortalarına denk gelen seviyelere geri dönülmüş durumda. Üstelik bu,
küresel ekonominin temel direklerinden biri olan bir sektör için geçerli.
Birleşmiş Milletler'e göre, ailenin sahipliğinde veya yönetiminde olan
şirketler, dünya genelindeki GSYH’nin yaklaşık üç te ikisini ve istihdamın
%60’ını oluşturuyor. Uzun süredir halka açık şirketlere kıyasla daha dayanıklı
görülen bu işletmelerin pek çoğu, artık artan baskılarla karşı karşıya.”
Araştırmada Öne Çıkan Bulgular:
- Raporun ilk ve en
çarpıcı bulgusu, aile şirketlerinin performansındaki keskin ayrışma. Son
bir yılda şirketlerin yalnızca %25'i çift haneli satış büyümesi
yakalayabildi; bu oran, iki yıl önceki %43'lük seviyenin oldukça
altında ve sektörün pandemi dönemi ortalarına denk gelen seviyelere geri
döndüğünü gösteriyor. Bu yavaşlama, halka açık şirketlere kıyasla daha
dayanıklı olduğu düşünülen bu işletmelerin bile küresel ekonomik baskılar,
yüksek enflasyon ve jeopolitik belirsizlikler karşısında zorlandığını
teyit ediyor.
- Araştırma, bu zorlu ortamda
rekabet avantajını geri kazanmanın “amaç, uzun vadeli / sabırlı
sermaye, ? ?eviklik ve itibar” gibi geleneksel güçlü yönleri, modern
yaklaşımlarla birleştirmeye bağlı olduğunu vurguluyor. Uzun vadeli,
nesiller boyu sürecek bir vizyonla hareket etme yeteneği aile şirketlerine
kısa vadeli piyasa dalgalanmalarından bağımsız olarak stratejik ve
sürdürülebilir yatırımlar yapma esnekliği tanıyor.
- Öte yandan, itibar bir
yandan belirsiz dönemlerde bir kalkan görevi görürken bir yandan da
büyümeyi tetikleyen güçlü bir stratejik kaldıraç olarak kullanılabiliyor.
Hızla değişen dünyaya ayak uydurabilmek içinse bu köklü değerlerin
çeviklik ve modern yönetişim yapılarıyla desteklenmesi, uzun vadeli
dayanıklılığın temelini oluşturuyor.
- Geleceğe yatırım
kararlarına bakıldığında, aile şirketleri net bir şekilde müşteri
deneyimi (%55) ve dijitalleşme ve teknoloji (%53) alanlarını
önceliklendiriyor.
- Bu yatırımları, yeni
nesil beceri ve yetenek lere (%40) yapılan yatırımlar takip ediyor.
Ancak, dönüşümün önemli bir parçası olan Yapay Zekâ (AI) ve makine
öğrenimi adaptasyonunda yavaş kalındığı görülüyor. Şirketlerin yalnızca %13’ü
operasyonlarının önemli bir bölümünde bu teknolojileri kullandığını
belirtiyor.
- Gelecek dayanıklılığının
anahtarı dönüşüme yatırımda yatıyor. Aile şirketlerinin yarısından
fazlası (%55’i) müşteri deneyimine, %53’ü dijitalleşme ve
teknolojiye, %40’ı ise yeni nesil yetenek ve becerilere yatırım
yapmayı planlıyor.”
- Özellikle yönetişim ve
planlama alanlarında zayıflıklar sürüyor. Şirketlerin tüm kilit roller
için tam olarak geliştirilmiş bir halefiyet planı iki yıl önceki %26'dan %22
seviyesinde gerilemiş durumda. Bu durum, kurumsallaşma ve
sürdürülebilirlik açısından önemli bir risk teşkil ediyor. Bununla
birlikte, aile şirketlerinin < b>%71’i, gelecekteki liderlik
pozisyonları için dışarıdan profesyonel işe almanın öneminin farkında
olduğunu ifade ediyor.