
Esansiyel Fosfolipidler karaciğer yağlanmasının tedavisinde umut vadediyor
“Dünya genelinde her üç kişiden birini etkilediği tahmin edilen ve Türkiye’de son 10 yılda yüzde 22 artış göstererek yetişkin nüfusun neredeyse yarısını etkisi altına alan alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasına karşı mevcut tedavilerin sınırlı kalması, güvenli ve doğal alternatiflere olan ilgiyi artırıyor. Bu noktada hücre zarlarının temel yapı taşı olan fosfatidilkolin başta olmak üzere esansiyel fosfolipidler, karaciğerin kendini yenileme kapasitesini desteklemesiyle öne çıkıyor. Yapılan klinik çalışmalar da bu takviyelerin karaciğer fonksiyonlarını iyileştirmede ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmada güçlü bir potansiyele sahip olduğunu ortaya koyuyor. Gelişmiş lipid teknolojileri, 22 yıllık küresel ihracat liderliği ve AB GMP sertifikalı üretim tesisi ile Hindistan merkezli VAV Life Sciences da küresel bir tedarikçi olarak karaciğer sağlığı tedavileri konusundaki araştırmalara önemli katkılarda bulunuyor. ”
Karaciğer yağlanması, uzun yıllar boyunca belirti vermemesi ve dünya
genelinde giderek artan yaygınlığı nedeniyle “sessiz bir salgın” olarak
tanımlanıyor. Metabolik sendromla ilişkili alkole bağlı olmayan karaciğer
yağlanması (NAFLD), günümüzde en hızlı yayılan sağlık sorunlarından biri olarak
öne çıkıyor. Tıp dünyası karaciğer yağlanmasının tedavisi için önemli
ilerlemeler kaydederken, bu noktada özellikle de esansiyel fosfolipidler
bilimsel araştırmalarda öne çıkıyor. AB GMP sertifikalı, atıksız üretim tesisi
ve 22 yıllık ihracat geçmişiyle gelişmiş lipid teknolojilerinin küresel
tedarikçisi olan ve Türkiye pazarında da faaliyet gösteren Hindistan merkezli
VAV Life Sciences ise geliştirdiği esansiyel fosfolipitlerle tedavi
araştırmalarına büyük destek veriyor.
Metabolik sendroma bağlı karaciğer yağlanması oranı son 10 yılda yüzde 22
arttı
Yapılan araştırmalar, dünya nüfusunun üçte birine yakınının bu hastalıktan
etkilenmiş olabileceğini gösteriyor. PubMed’de yayımlana bir araştırmaya göre
Türkiye’de ise son yıllarda yapılan geniş ölçekli veriler, yetişkin nüfusta
NAFLD oranının yüzde 48 seviyesinde olduğunu gösteriyor. Bu oran, 10 yıl içinde
yaklaşık yüzde 22 artış anlamına geliyor. Obezite, tip 2 diyabet, hipertansiyon
ve dislipidemi NAFLD riskini artıran en önemli faktörler arasında yer alıyor.
Yine PubMed’de yayımlanan farklı bir çalışmada, Türkiye nüfusunun yüzde
32’sinden fazlasının obez ve yüzde 65’inden fazlasının fazla kilolu
yetişkinlerden oluştuğu görülüyor. Bu veriler Türkiye’nin Avrupa’nın en yüksek
obezite oranına sahip ülkelerinden biri olduğunu ortaya koyuyor.
Karaciğer hasarını azaltmada esansiyel fosfolipidlerin rolü büyüyor
Tıp dünyasında karaciğer yağlanması tedavisi için önemli ilerlemeler
kaydedilmiş olsa da mevcut ilaçların etkinliğinin sınırlı olduğuna dikkat çeken
VAV Yaşam Bilimleri Genel Müdürü Arun Kedia, “Bu nedenle güvenli
ve doğal alternatif tedavi yöntemleri üzerine yoğunlaşmak büyük önem taşıyor.
Son yıllarda karaciğer hasarını azaltmak amacıyla esansiyel fosfolipidlerin
(EPL) tedavi edici ajan olarak kullanılması ya da mevcut besin desteklerinin
biyoyararlanımını artırıcı şekilde değerlendirilmesi popülerleşiyor. Bu noktada
ise fosfatidilkolin (PC) öne çıkıyor”dedi. Hücre zarlarının temel yapı
taşlarından biri olan PC, karaciğer sağlığı için en kritik besinlerden biri.
Karaciğerin kendini yenileyebilme kapasitesi büyük ölçüde yeni hücre zarı
üretebilmesine bağlı ve PC bu sürecin yüzde 65’ini oluşturuyor. Araştırmalar,
PC’nin alkol, virüsler ve toksinlerin yol açtığı hasara karşı karaciğeri
koruduğunu, hücre yenilenmesini hızlandırdığını ve besin desteği olarak
kullanıldığında karaciğerin toparlanma sürecini hızlandırdığını ortaya koyuyor.
Ayrıca PC’nin diğer besinlerle birlikte alındığında onların biyoyararlanımını
artırdığı da kanıtlanmış durumda.
Bitkisel kaynaklı EPL’ler tedavinin etkinliğini artırıyor
Bitkisel kaynaklı EPL’lerin karaciğer sağlığında giderek daha fazla önem
kazandığına vurgu yapan Arun Kedia, “Özellikle soya fasulyesinden elde
edilen yüksek saflıktaki polienilfosfatidilkolin (PPC) üzerine yapılan klinik
çalışmalar, bu maddenin karaciğer hücre zarındaki esnekliği artırarak karaciğer
fonksiyonlarını iyileştirdiğini gösteriyor” ifadelerini kullandı. EPL
takviyeleri, toksinler, ilaçlar, alkol veya virüslerin yol açtığı hepatit ve
siroz gibi durumlarda besinsel destek olarak öne çıkıyor. Yeni nesil EPL
formları ise yüksek çözünürlük özellikleri sayesinde biyoyararlanımı artırırken
tedavi etkinliği ve karaciğer koruyucu etkisini de güçlendiriyor. Kontrollü
klinik çalışmalar, bu takviyelerin karaciğer hasarına dair göstergelerde
anlamlı iyileşme sağladığını ortaya koyuyor. Bu da EPL’nin diğer karaciğer
destekleyici ilaçlarla birlikte kullanımında önemli bir araştırma alanı
oluşturuyor.