
Alışveriş Merkezlerinin İç Mekân Hava Kalitesine Dikkat!
“Modern dünyada yaşamın vazgeçilmez mekânları arasında yer alan alışveriş merkezleri, farklı deneyimleri bir arada sunması nedeniyle yalnızca alışveriş yapılan alanlar olmaktan uzaklaşıp, sosyal hayatın önemli bir parçası haline dönüştü. Peki içerisinde saatlerce zaman geçirdiğiniz alışveriş merkezinde ki iç mekan hava kalitesinin sağlığınıza etkilerini hiç düşündünüz mü? İşte ayrıntılar…”
Son on beş yılda şehir hayatının merkezi
haline gelen alışveriş merkezleri sadece alışveriş yapmak için değil; ailemizle
ve arkadaşlarımızla vakit geçirmek, yemek yemek, çocuklarımızı eğlendirmek,
açılan sanat sergilerini gezmek amacıyla gittiğimiz sosyal alanlardır.
Financial Times’ın haberine göre kentsel nüfusun yüzde 40,9'u haftada en az bir
kez alışveriş merkezlerini ziyaret ediyor. Peki alışveriş merkezlerinin iç
mekan hava kalitesinin sağlığınıza etkilerini hiç düşündünüz mü?
Çalışanların ve müşterilerin sağlığını
tehdit ediyor
Alışveriş merkezleri; elektronik, kıyafet,
yiyecek ve mobilya dahil olmak üzere hemen hemen aradığınız her şeyi
bulabileceğiniz çok çeşitli perakendecilere ev sahipliği yapıyor. Tüm bu farklı
ürün gruplarından kaynaklı kimyasallar, alışveriş merkezinde bulunan insanların
solunum yoluyla ortama verdiği karbondioksit ve yetersiz havalandırma sistemi
ile birleştiğinde ortaya çıkan kirleticiler, hem alışveriş merkezi
çalışanlarının hem de müşterilerinin sağlığını tehdit ediyor.
Müşteri deneyimini olumsuz yönde etkiliyor
İç mekân hava kalitesi düşük olan alışveriş
merkezleri, müşteri deneyimini de olumsuz yönde etkiliyor. Hava kalitesi düşük
olan alışveriş merkezleri; baş ağrısına, alerji ve astım semptomlarının
şiddetlenmesine neden olabiliyor.
9 alışveriş merkezinin hava kalitesi PM 10
değerinde
Hong Konglu araştırmacılar, dokuz alışveriş
merkezinin iç mekân hava kalitesini ölçen bir çalışma yapıyor. Çalışmanın
raporuna göre, dokuz alışveriş merkezinin de iç mekân hava kalitesi PM 10
değerinde ölçülüyor. PM 10, çapı 10 mikrometre'den daha küçük olan toz
zerreciklerini ifade ediyor ve en zararlı kirletici sınıfında yer alıyor.
Solunum yolu ile alınan PM10 kirleticisine solunun sistemi direnç gösteremiyor,
bu kirletici akciğerin derinliklerine kadar nüfuz edip, akciğer
fonksiyonlarının bozulmasına neden olabiliyor. Aynı zamanda; göz, burun ve
boğaz tahrişine, nefes darlığına, astıma ve hatta kalp krizine bile sebebiyet
verebiliyor.
İklimlendirme sistemlerinde filtrasyon
güvenliği sağlanmalı
“Alışveriş merkezlerinde havada asılı kalan;
bakteri, mantar, küf ve virüslerin, solunum yoluyla enfeksiyon riskini
artırmaması için kirli hava, havalandırma sistemleri vasıtasıyla dış hava ile
değiştirilerek, sağlıklı hale getirilmeli” diyen Hifyber Genel Müdürü Ahmet
ÖZBECETEK, havanın doğru bir şekilde şartlandırılması için iklimlendirme
sistemlerinde kullanılan hava filtrelerinin yüksek verimlilikte partikül tutma
özelliğine sahip olması gerektiğinin altını çizdi:
“Alışveriş merkezlerindeki iç mekan hava
kirliliğinin insanların fiziksel ve bilişsel sağlığı ile performansını
etkilememesi için dış havayı, havalandırma sistemleri vasıtasıyla
filtreleyerek, ortama entegre edip, hava kalitesini iyileştirmek gerekiyor.
Ancak iç mekân hava kalitesini sağlayabilmek için ısıtma, soğuma ve
havalandırma sistemlerinde kullanılan filtrelerin, nanofiber kaplı olması
gerekiyor. Yüksek verimlilikte partikül tutma özelliğine sahip nanofiber filtre
medyası ile hava filtrelerinde, filtrasyon güvenliği sağlamak mümkün.
Çözüm: Nanofiber Filtre Medyası
Hifyber olarak geliştirdiğimiz Nanofiber
Filtre Medyası ürünümüz ile ısıtma, havalandırma ve klima sistemlerinde
kullanılan hava filtrelerinin filtrasyon verimliliğini artırarak, toplum sağlığını koruyoruz.” dedi.